Mustafa Kemal Atatürk, 7 Şubat 1923’te Balıkesir Zağnos Paşa Camii’nde minbere çıkarak tarihi bir konuşma yaptı. "Balıkesir Hutbesi" olarak bilinen bu hutbede, dinin akıl ve bilimle uyumuna dikkat çekti.
Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi Ne Anlatıyor?
Cumhuriyetin ilanından önce, 7 Şubat 1923’te Balıkesir’i ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk, Zağnos Paşa Camii'nde bir hutbe vererek halka seslendi. Camide yaptığı bu konuşmada, din ve dünya işlerinin birbirine zarar vermemesi gerektiğini vurguladı.
Hutbesinde, camilerin sadece ibadet edilen yerler olmadığını, aynı zamanda milletin meselelerinin konuşulduğu mekânlar olması gerektiğini belirtti. Atatürk, "Camiler, itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır." diyerek dinin akıl ve mantıkla bütünleşmesi gerektiğini ifade etti.
Balıkesir Hutbesi Neden Önemli?
Bu konuşma, Atatürk’ün camide yaptığı tek hutbe olarak tarihe geçti. Atatürk, halkın doğrudan anlayabileceği bir dil kullanarak, dinî ve toplumsal meselelerde ortak aklın önemine vurgu yaptı.
Tarihe yön veren bu hutbe, Atatürk’ün inanç ve aklı nasıl bir denge içinde gördüğünü gösteren önemli bir belgedir.
Atatürk'ün 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir Zağnos Paşa Camii'nde yaptığı ve "Balıkesir Hutbesi" olarak bilinen konuşmasının tam metni aşağıdadır:
"Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara manevî mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamber'in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım."
İLYAS EGE