Herpes virüsüne bağlı ensafalit nedeniyle entübe edilerek 52 gün yoğun bakımda kalan tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisi Ahmet Yasin Sarıçiçek (21) tedavi edilip uyandırılınca solunum yolunda gelişen darlık nedeniyle nefes almakta güçlük çekti. Akciğerleri temiz çıkan, iki kez nefes borusunu genişletmek için operasyon geçiren ama iyileşemeyen Sarıçiçek, Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sina Ercan tarafından yapılan 10 saatlik zorlu bir ameliyatla sağlığına kavuştu. Prof. Dr. Ercan, "Hasta bize geldiğinde nefes borusu yüzde 95 kapalıydı. Entübe edilip yoğun bakımda kalan hastalarda nefes borusunun hasar alabildiğini görüyoruz. Eğer hızlı müdahale edilmezse hasta ömür boyu, trakeostomi ile yaşamak zorunda kalabilir" dedi
ABONE OL
İstanbul'da yaşayan tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisi Ahmet Yasin Sarıçiçek (21) doğum günü kutladıkları akşam yüksek ateş ve baş ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurdu. Soğuk algınlığı teşhisi konulan Yasin, antibiyotik tedavisi verilerek taburcu edildi. Durumu hızla kötüleşen ve tekrar doktora giden Sarıçiçek’e, yapılan testler sonucunda herpes virüsüne bağlı ensefalit (beyin iltihabı) teşhisi konuldu ve entübe edilerek yoğun bakıma alındı. 52 günlük yoğun bakım sürecinin ardından solunum yolunda gelişen darlık nedeniyle nefes almakta güçlük çeken Ahmet Yasin, Prof. Dr. Sina Ercan ve ekibinin gerçekleştirdiği zorlu bir ameliyatla sağlığına kavuştu.
"NEFES BORUSUNDA DİKİŞLERİ TUTACAK SAĞLAM DOKU YOKTU"
Ahmet Yasin Sarıçiçek’in durumunu değerlendiren Prof. Dr. Ercan, ameliyatın ne kadar karmaşık olduğunu şu sözlerle anlattı: “Hastamı ilk gördüğümüzde, entübasyona bağlı gelişen bu darlığın oldukça hassas bir noktada olduğunu fark ettik. Ses tellerine çok yakın bir bölgede olduğu için ameliyat oldukça zorlu olacaktı. İlk yapılan tomografilerde durumu inceledik ancak ameliyat sırasında karşılaştığımız tablo çok daha ağırdı. Gırtlak bölgesindeki kıkırdak yapılar ciddi şekilde hasar görmüştü ve onarımı için sağlam bir doku bulmak neredeyse imkansızdı. Bu nedenle ameliyat sırasında dokular ek yapılan dikişleri tutmadığı için ekleme işlemine ikinci kez baştan başlamak zorunda kaldık. Çünkü attığımız dikişleri tutabilecek sağlıklı bir doku mevcut değildi. Üstelik hastanın ikinci bir ameliyat şansı da yoktu.”
"AMELİYAT SONRASI DARLIĞIN TEKRARLAMAMASI ÇOK KRİTİK"
Ameliyat sonrası sürecin en kritik aşamalarından birinin darlığın tekrar oluşmasını engellemek olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan, “Bu tür ameliyatlarda en büyük risk, yapılan işlemin sağlıklı bir şekilde iyileşmemesi ve darlığın tekrar oluşmasıdır. Eğer eklediğimiz bölgede tekrar bir darlık gelişseydi, bir daha cerrahi müdahale şansımız olmayabilirdi. Bu yüzden kritik bir karar alarak, hastanın hassas ve nispeten zayıf dokularda yapılan ek bölgesinin zorlanmadan iyileşebilmesi için koruyucu bir trakeostomi açtık. Trakeostomiyi, ameliyat bölgesini etkilemeyecek şekilde planladık. Bu kararın ne kadar doğru olduğunu daha sonraki süreç içerisinde gördük. Yaklaşık üç hafta sonra trakeostomiyi kapatma şansımız oldu ve ameliyat bölgesi sorunsuz bir şekilde iyileşti” diye konuştu.
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua