Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, Çarşamba günü koalisyon uzlaşısını duyurduğu basın toplantısında iddialı konuştu.
Merz, "Almanya yeniden geri dönüyor" diyerek Almanya'nın eylem kabiliyetine sahip, güçlü bir hükümete kavuşacağı mesajını verdi.
Uluslararası basının yoğun ilgisi, Avrupa Birliği'nin (AB) en güçlü ülkesi Almanya'da istikrarlı bir hükümete duyulan ihtiyacın ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
ABD Başkanı Trump'ın öngörülemez oluşu, Rusya'nın Ukrayna savaşı ve Ortadoğu'da tırmanan ihtilaflar, uluslararası siyaset ve ekonomi sahnesinde istikrarsızlığın şiddetlenmesine yol açtı.
Almanya'da Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) oluşturacağı yeni koalisyon hükümetinin önümüzdeki dört yıla ilişkin yol haritası üzerinde rekor bir sürede uzlaşması bu nedenle önem taşıyor.
146 sayfalık sözleşme neyi gözler önüne seriyor?
Koalisyon ortaklarının 146 sayfalık koalisyon sözleşmesi üzerinde bu kadar hızlı bir şekilde uzlaşmaları üç gerçeği ortaya koydu.
Birincisi, koalisyonu oluşturacak merkez sağ ve sol partilerin gerçeklerle yüzleşmiş olmaları.
Zira merkez sağdaki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile merkez soldaki Sosyal Demokratlar, kavgaya tutuşmadan uzlaşarak, 23 Şubat'taki erken genel seçimlerden aldıkları kötü sonuçlarla seçmenlerin verdiği mesajı aldıklarını kabul etmiş oldu.
Aynı zamanda uluslararası krizlerin aciliyet gerektiren adımları atmaları için hızla harekete geçerek zaman kaybetmemeleri gerektiğini de anladılar.
Zaten bu nedenle seçimlerden hemen sonra koalisyon hükümetinin hızla göreve başlamasını sağlayacak büyük bir mali paketi meclisten geçirmişlerdi.
Şimdi de koalisyon sözleşmesiyle pek çok alanda atılacak adımlarda uzlaşı sağlayarak bir yol haritası belirlendi.
CDU/CSU ve SPD'de artık aşırı sağcı AfD'nin ancak güçlü hamlelerle, sonuç alınacak somut politikalarla iktidara yürümesinin engellenebileceği farkındalığı hakim.
Alman seçmen ekonominin yeniden düzlüğe çıkartılmasını istiyor. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın ek gümrük vergileri ile başlattığı ticaret savaşları, Almanya'nın zaten zordaki ekonomisini daha büyük sınamalarla karşı karşıya getirebilir.
Alternatifsizlik taviz vermeye zorladı
Hızlı uzlaşının gözler önüne serdiği bir diğer gerçek de partilerin ancak taviz vererek uzlaşma sağlanacağının bilinciyle hareket etmiş olmaları.
Oysa daha birkaç hafta önce iki siyasi blok arasında o kadar büyük fark vardı ki, uzlaşmaları çok zor görünüyordu.
Ancak merkez partilerden oluşacak başka bir koalisyon hükümeti formülünün olmaması, yani zorunluluk, hem CDU/CSU'nun hem de SPD'nin çok kısa sürede bazı temel taleplerinden geri atmasına yol açtı.
Örneğin SPD vergi artışı talebinden vazgeçti ve CDU/CSU'nun düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesine ilişkin süreçlerin sertleştirilmesi ısrarını kabul etti. CDU/CSU ise mesela çifte vatandaşlık hakkının iptali talebinden geri adım attı, Alman vatandaşlığına üç yılda hızlı geçiş imkanı tanıyan düzenlemenin iptal edilecek olması ile yetinmek zorunda kaldı.
Koalisyon müzakerelerinde yer alan bir siyasetçi Reuters haber ajansına her iki tarafın elde ettiği kötü seçim sonuçlarından dolayı hayal kırıklığı yaşadığını, tavizler yoluyla uzlaşıda bunun etkili olduğunu söyledi.
Yol pürüzsüz değil
Koalisyon uzlaşısının ortaya koyduğu üçüncü gerçek ise koalisyon hükümetinin ince bir buz üzerinde hareket edecek oluşu.
Çünkü bu rekor hızdaki uzlaşının bedeli var. Tarafların mutabık kalamadıkları bazı konulardaki uzlaşı arayışı ertelendi.
Ayrıca bazı hedeflerin hayata geçirilmesi de o kadar kolay değil. Çünkü yeni hükümet göreve başladıktan sonra kamu çalışanlarının sayısının yüzde 8 oranında azaltılmasını hedefliyor. Bu adeta devrimci bir paradigma değişikliği anlamına geliyor ve hiç de kolay olmayacak.
Mali konularda da yeni hükümet çetin sınamalarla karşı karşıya kalabilir. SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil, gerçekten sağlam bir mali politika üzerinde anlaşılıp anlaşılmadığı sorusunu, "birçok projenin finansman şartına bağlı olduğunu" söyleyerek yanıtladı. Koalisyon sözleşmesinde bu nedenle pek çok proje için bilinçli bir tercihle "yapacağız" yerine "yapmak istiyoruz" gibi daha muğlak niyet beyanları ile yetinildi.
Mevcut bütçe açıklarına ilaveten 2025 için öngörülen zayıf ekonomik büyüme, belirli projeler için finansman sağlanmasını zora sokabilir.
Hatta CDU/CSU ve SPD ilk anlaşmazlıklarını bu yılın bütçesi onaylanırken yaşayabilir.
Hükümet ne zaman göreve başlar?
Koalisyon sözleşmesinde sağlanan uzlaşı ile önemli bir eşik aşıldı. Ancak Friedrich Merz'in SPD'li Olaf Scholz'tan başbakanlığı devralmasına, yeni hükümetin göreve başlaması daha var.
CSU'nun bu hafta, CDU'nun 28 Nisan'da, SPD'nin ise 30 Nisan'da koalisyon sözleşmesine ilişkin parti içindeki onay süreçlerini tamamlamaları öngörülüyor.
Koalisyon sözleşmesinin imza töreni bu nedenle ancak 30 Nisan'dan sonra yapılabilecek.
Merz başbakanlığındaki yeni hükümet de artık ancak 5 Mayıs'ı izleyen günlerde yemin ederek göreve başlayabilir. Siyasi kulislerde Federal Meclis'te yeni başbakanın seçilmesi için 7 Mayıs'ta özel bir oturum düzenlenebileceği konuşuluyor.
Kabinede yer alacak bakanların isimleri ise henüz açıklanmadı.
dpa, DW/ DA, JD