• 26.02.2025 06:52

• Giriş: 26.02.2025 06:52
• Güncelleme: 26.02.2025 06:54

Batman’da Ayşe Arslan… İstanbul’da Dilaray Karmaz… Niğde’de G.Ç… Erkek şiddeti haberlerine her gün bir yenisi eklenirken kadın cinayetleri ve ‘şüpheli’ kadın ölümleri de her geçen gün artıyor.

Kim tarafından ve nasıl öldürüldüğü belli olmayan kadınların kimi göl kenarında kimi bir evin bahçesinde cansız bedenleri bulunuyor. Bu kadınların çoğu ise “yüksekten düşerek” hayatını kaybediyor. Son iki yılda en az 61 kadın yüksekten ‘düşerek’ hayatını kaybetti. Bunlardan biri de Çanakkale’de yaşayan Tuğba Yavaş.

Tuğba Yavaş, geçen sene 30 Ekim’de, Çanakkale’nin Hamidiye Mahallesi’ndeki 5’inci katta oturduğu evinin balkonundan park halindeki bir motosikletin üzerine düşerek yaşamını yitirdi. Evli olduğu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Alptekin Yavaş ölümün ardından tutuklandı ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, ardından Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredildi. Daha sohra dava yeniden Asliye Ceza Mahkemesi’ne döndü. Bu süreçte sanık Yavaş, geçen ay görülen ilk duruşmanın ardından 14 Ocak’ta tahliye edildi. Yavaş’ın ailesi, ölümün detaylı olarak incelenmesini ve aydınlatılması için yetkililere çağrı yaptı.

KAPSAMLI ARAŞTIRILMADI

Tuğba Yavaş’ın kardeşi Muhsin Babayiğit, olay gününden itibaren yaşananları şöyle anlattı: “Olayın ardından eşinin ifadeleri farklılıklarıyla dikkat çekiyor. Olay saatinde verdiği ifadeyle kolluk kuvvetlerine verdiği ifade arasında farklılıklar var. Mahkemede ise daha farklı ifade veriyor. İlk ifadesinde baş aşağı düştüğünü söylüyor, görgü tanıkları ise ayaklarının üzerine düştüğünü söylüyor. 12 Aralık’ta ilk iddianameyi gördük. Olay savcısı kasten öldürme diyor. Diğer gün ise yeni bir iddianame paylaşılıyor. İntihara yönlendirmeden iddianame hazırlanıyor. Ancak ilk iddianamede başsavcının da onayı oluyor. İddianame değiştirilebilir ancak ikinci iddianamede mahkeme onayı da gerekiyor. Burada hukuksal olarak bir usulsüzlük var. İlk duruşmada hâkim de 2 iddianame olmasına şaşırdı, savcı beraat istedi. Mahkeme tutukluğunun devamına karar verip mahkemeyi Ağır Ceza’ya taşıdı. Ancak, Ağır Ceza’nın nöbetçi hâkimi tutukluluğu kaldırdı. Mahkemeden 4 gün sonra salındı. Sanık ayrıca davanın Ağır Ceza’da görülmesine de itiraz etti ve mahkeme yeniden Asliye’ye döndü. Yani sürekli bir müdahale oldu. Kapsamlı bir araştırma dahi yapılmadan resmen basit bir suça indirildi.”

Sıradaki duruşmanın 16 Nisan’da görüleceğini söyleyen Babayiğit “Biz kimsenin haksız bir ceza almasını istemiyoruz. Adil bir yargılama bekliyoruz ancak böyle bir yol alınmadı. Bizim itirazlarımız sonuçsuz kalırken sanığın itirazları kabul ediliyor. Bizim yanımızda olacak herkesi davaya bekliyoruz. Biz bu ölümün aydınlatılmasını, şüpheler kaldırılmasını talep ediyoruz. Sadece adalet istiyoruz” diye konuştu.

Kadın hakları savunucuları da “Şüpheli ölümlerin büyük bir kısmı yeterince soruşturulmadan kapatılıyor, deliller karartılıyor, faillere cezasızlık sağlanıyor. Tuğba’nın nasıl düşerek öldüğünü aydınlatmak kolluğun ve savcının görevidir. Bir gün arayla verilen iddianameler ise ortadaki hukuksuzluğu gösteriyor. Böyle bir şey olamaz” diye tepki gösterdi.

***

***

TEK SAYFALIK ATK RAPORU

Yavaş’ın ölümüne ilişkin birer gün arayla iddianame hazırlandı. 12 Aralık 2024’te hazırlanan iddianamede olay cinayet olarak kayıtlara geçerken 13 Aralık 2024’te hazırlanan iddianame intihara yönlendirme olarak kayıtlara geçti. Şüpheli Alptekin Yavaş’ın ifadelerinde de çelişkiler dikkat çekti. Çanakkale Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ‘tek sayfalık’ otopsi raporunda sadece “Ölümünün yüksekten düşme ile oluşması mümkün çoklu etraf kırıkları ile birlikte iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu görülmüştür” denildi.