Erhürman’ın açıklaması şu şekilde:
“Taşınmaz Mal Komisyonu Kıbrıs Türk halkının uluslararası hukuk çerçevesindeki çözüm iradesinin en önemli tezahürlerinden biridir.
İki temel dayanağı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve iki bölgelilik ilkesidir.
Bu adadaki mülkiyet sorununun nihai çözümü Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünden geçer ve kapsamlı çözüme ulaşıldığı koşullarda dahi elbette zaman alacaktır.
Çözüme kadarki evrede burada ekonominin zeminini oluşturabilecek, öngörülebilir bir mülkiyet düzeninin oluşturulmasının gerekleri Taşınmaz Mal Komisyonu deneyiminden bilinmektedir.
Bugün, yıllar sonra güneydeki tutuklamaların, mülkiyet sorunu nedeniyle iş insanlarının çeşitli ülkelere girişte sorun yaşamasının ve Taşınmaz Mal Komisyonu'nun etkili bir iç hukuk yolu olup olmadığının uluslararası kuruluşlar nezdinde tartışılır hale gelmesinin temel sebebi, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesinden uzaklaşan, uluslararası hukuku görmezden gelen, iki bölgelilik ilkesini yok sayan, "yürüyün da gorkmayın" sözcükleriyle özetlenebilecek yaklaşımdır.
Diyalogdan, diplomasiden, uluslararası hukuktan, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesinden kaçan zihniyet bizi çözümden uzaklaştırdığı gibi, çözüme henüz ulaşılamamış olan koşullarda "çözümü isteyen Kıbrıs Türk halkıdır, çözümden kaçanların hukuku siyaseten enstrümanlaştırmak suretiyle tek tek Kıbrıslı Türkleri hedef alması kabul edilemez" argümanından da yoksun bırakmaktadır.
Bu zihniyet Taşınmaz Mal Komisyonu ve onun sonucu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla elde edilen zemini de berhava etmekten başka hiçbir sonuç doğurmamakta ve bedeli Kıbrıs Türk halkına ödetmektedir.
Masadan kaçan taraf olmayacağız. Sn. Hristodulidis masada karşısında Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini bulacak. Bu adada iki eşit kurucu ortaktan biri olan Kıbrıs Türk halkının hakkı Sarayönü politikalarıyla durmadan itilip kakılmak ve dünyadan soyutlanmak değildir.”