Dünya ve Türkiye nereye gidiyor? - Muhalif - Son Dakika Haberleri - Gündem Haberleri - Köşe Yazıları - Spor Haberleri

YAYINLAMA:

Nereye gidecek, gitmemesi gereken yere gidiyorlar... Ya da `gidilmesi gereken yer`e birileri sürüklüyor.

***

Dünya nereye mi gidiyor? Görünen köy kılavuz istemez. Dünya günümüzde üç kutuplu: ABD, Çin ve Rusya. İyi ki böyle. Çok kutupluluk tek kutupluluktan çok daha iyi. Aslında dördüncü aktör olacak, olabilecek aktör/kutup treni kaçırdı. Avrupa Birliği`nin dördüncü aktör trenini kaçırmasına biraz da kendi sebep oldu. Eğer AB zamanında Türkiye`yi ve Ukrayna`yı AB`ne alsaydı hem AB dünyanın dördüncü aktörü olurdu ve hem de Rusya Ukrayna Savaşı yaşanmayabilirdi... Durumu fark eden Atlantiğin öte yakası İngiltereyi AB`nden çıkart(tır)arak bu süreci tıkadı ve akabinde Rusya Ukrayna savaşı`nı körükledi...

Sonucu hep birlikte gözlemliyoruz, yaşıyoruz.

***

Bütün bunlara rağmen AB`nin kendi savunma sistemini kurarak, savunma ve dış politika konularında tek merkezden konuşabilecek yapıları oluşturarak ve de Türkiye`yi bu savunma sistemine alarak süreci yeniden başlatabilir. Türkiye, ülkede çok partili, güçlendirilmiş parlementer sistemi yeniden kurarak sanayileşmeyi yeniden hızlandırsa ve hukuk devletini işler bir duruma getirirse Avrupa Birliği`ne tam üye olmanın süreci başlatılabilir. Sosyal demokrat bir partinin genç bir liderin rejisörlüğünde kuracağı bir hükümet bu sürecin önünü açabilir.

***

Türkiye nereye gidiyor sorusuna gelince. Nereye gidecek, gitmemesi gereken yere. Çünkü, Mustafa Kemal ATATÜRK`ün öldüğü günden bu yana bunun için çalışanlar var...

Hem de Türkiye`de kahraman statüsüne yükseltilmiş kişiler tarafından...

Şurası bir gerçek ki, İsmet İNÖNÜ`nün 1960`lı yıllarda dediği gibi, ``Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye`de orada yerini alır.``

***

Aslında, şimdiye kadar ya utangaçca sorulan ya da hiç sorulmayan soruları açık seçik sorma zamanı geldi.

***

Ne diyordu Prof. Dr. İdris KÜÇÜKÖMER Ant dergisinde yazdığı makalesinde? ``Türklerin ve Türkiye´nin tarihi henüz yazılmadı. Ama bir gün yazılacak.`` Hocamız bu satırları yazdığında yıl 1969 idi. Akabinde ``Düzenin Bozulması`` kitabını yazmaya başladı Hocamız; ama, sonunu getirmedi ya da getiremedi. Peki aradan geçen yaklaşık ellialtı yılda yazıldı mı? Bence henüz yazılmadı.

***

Durum Türkiye`de böyle de dünyada farklı mı? Aslında bir bilimsel tarih yazımı var bir de devlerin yazdırdığı `resmi tarih` yazımı... Bütün bunlar yazılacak bir gün... Umarım çok geç kalınmaz. Biz de bu dünyayı terk etmeden yazılanları okur ve öğreniriz.

+++

Dünyanın da Türkiye`nin de nereye gittiğine cevap vermek zor... Dünyada da Türkiye`de de bir eksen kayması olabilir. Ya daha iyiye ya da çok daha kötüye...