Adalet Duası...

10 Nisan 2025 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığındaki resmi heyet, günübirlik bir ziyaret için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne geldi. Heyette Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili Murat Kurum da yer aldı.

Bu önemli ziyaret kapsamında, Türkiye'nin finansmanıyla yakında açılışı yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi salonunda yapılan törende Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptığı konuşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi salonunda ilk kez konuşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.

Tören, KKTC yürütme, yasama ve yargı organlarından üst düzey katılımın olduğu geniş bir protokol huzurunda yapıldı.

Törenin açılışında geleneksel bir uygulama olarak dua okundu. Bu dualar arasında Kur'an-ı Kerim'in ilk suresi olan Fatiha Suresi de yer aldı. Türkiye’de devlet yatırımlarının açılış ve temel atma törenlerinde dualarla başlama geleneği uzun yıllardır sürdürülmektedir. Yeni bir yapının, özellikle adalet gibi kutsal bir kavramı temsil eden bir yapının, dua ile temellendirilmesi; yapılan işin hayırla, bereketle ve doğru yolda ilerlemesi için bir niyaz anlamı taşımaktadır.

Ancak törende açılış sırasında yapılan dua, bazı çevrelerce eleştirildi. Ana muhalefet lideri Tufan Erhürman törende protokol gereği yer aldı ve sahnede duaya tepkisiz kalarak durdu veya duaya katıldı. Sonrasında ise açıklama yaparak, sadece resmi protokol icabı orada olduğunu ifade etti. Ayrıca Türk Barolar Birliği’nden yapılan bir açıklamada, Kıbrıs Türk toplumunda böyle bir açılış geleneğinin olmadığı öne sürüldü.

Bu tür açıklamalar, tarihi ve kültürel gerçeklerin tam anlamıyla kavranamadığını göstermektedir. Bahusus Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mahkemelerinde üç tür yemin uygulaması varken; İnancı olmayan kişiler, sadece “doğruyu söyleyeceğime yemin ederim” diyerek sözlü yemin ederler. Müslüman tanıklar, Kur’an-ı Kerim’e el basarak yemin ederler. Gayrimüslim tanıklar için ise mahkemelerde İncil gibi kendi kutsal kitapları bulundurulur ve inançlarına uygun şekilde yemin etmeleri sağlanır.

Bu düzenleme, hem inanç özgürlüğüne hem de adaletin tarafsızlığına saygıyı esas almaktadır. Dolayısıyla, inanç temelli bir uygulamanın mahkemelerde dahi adaletin ruhunu zedelemediği bir ülkede, temel atma töreninde dua edilmesini eleştirmek gerçekçi ve yapıcı bir yaklaşım değildir. En önemli örnek ise TBMM'nin 23 Nisan 1920 yılında dualar, hatimler ve salavatlarla bir cuma günü açılmasıdır. Bu şekilde açıldığı, dönemin şartlarında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yazılı genelgesi doğrultusunda gerçekleştiği bilinmektedir.

Kıbrıs Türk halkı, tarih boyunca anavatan Türkiye ile ortak bir dini ve kültürel mirası paylaşmış, inanç değerlerine daima bağlı kalmıştır. Açılış törenlerinde dua edilmesi, Kıbrıs Türk kültüründe de öteden beri yer bulan, manevi değerleri yaşatan bir uygulamadır. Kaldı ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin temelinde, sadece siyasi değil, manevi bağlar da vardır.

Duanın açılışta okunması, herhangi bir dayatma değil; yapılan işin ilahi rızaya uygun olmasını dilemenin zarif bir ifadesidir. Özellikle adalet mekanizmasına ev sahipliği yapacak bir Yüksek Mahkeme Binasının temeli atılırken Fatiha Suresi’nin okunması, adaletin tecellisi için edilen duaların bir yansımasıdır. Bu, Kıbrıs Türk halkının da değerleriyle örtüşmektedir.

Açılışta yapılan dua ve yapılan tören, hem Cumhuriyetimizin hem de Türkiye'nin ortak değerlerine dayanan güçlü ilişkilerinin bir göstergesidir. Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye Cumhuriyeti, geçmişten bugüne dayanışma ve kardeşlik içerisinde olmuş, geleceğe de bu sağlam temeller üzerinde yürümeye devam etmektedir.

Kıbrıs Türk halkı, her zaman inancını, kültürünü ve anavatan Türkiye ile olan kopmaz bağlarını korumuştur. Bu tür törenler, bu kardeşliğin, müşterek geçmişin ve ortak geleceğe olan bağlılığın doğal bir yansımasıdır.

Kıbrıs Türk halkı, manevi değerlerini koruyarak ve güçlendirerek var olmuştur, var olmaya da devam edecektir.

Unutulmamalıdır ki, dua ile temellendirilen yapılar sadece taş ve beton değildir; bir halkın ortak kaderine ve iradesine atılan sağlam imzalardır.