Sosyal hayattan kopmak, yalnızlığa sığınmak ve dış dünyaya kapıları tamamen kapatmak… Bunlar sadece bir ruh hali mi, yoksa ciddi bir psikolojik rahatsızlık mı?

Psikiyatrist Dr. Öğr. Üyesi Derya Canlı, evden çıkmak istememe sendromu olarak da bilinen hikikomori sendromu hakkında önemli bilgiler paylaşıyor. İşte Japonya’da yaygınlaşan ve tüm dünyada dikkat çeken hikikomori sendromunun bilinmeyen yüzü!

Hikikomori Nedir? Dış Dünyaya Kapanan Zihinler

Toplumdan soyutlanarak uzun süre evde kalmak, insanlarla iletişimi en aza indirmek ve fiziksel olarak dış dünyayla bağları koparmak… Japonya’da ortaya çıkan hikikomori sendromu, özellikle gençlerde görülüyor ve onları yıllarca evlerine hapsedebiliyor. Peki, bu durum nasıl gelişiyor ve neden giderek yayılıyor?

Amasya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü'nde görevli Psikiyatrist Dr. Öğr. Üyesi Derya Canlı, hikikomori sendromunun gençlerde ve genç yetişkinlerde görülen psikolojik bir rahatsızlık olduğunu belirtiyor. Bu sendromun, bireylerin sosyal etkinliklerden ve toplumdan uzaklaşmalarına yol açabileceğini vurguluyor.

Uzmanlar, hikikomori yaşayan bireylerin genellikle özgüven eksikliği, başarısızlık korkusu ve sosyal baskılar nedeniyle bu duruma sürüklendiğini belirtiyor. Japon kültüründe başarıya odaklı sistem ve aile içi yüksek beklentiler, bu psikolojik rahatsızlığın yaygınlaşmasında büyük rol oynuyor.

Hikikomori Belirtileri: Sessiz Çığlık

Dr. Canlı’ya göre hikikomori sendromuna sahip kişilerde şu belirtiler sıkça gözlemlenir:

Dış dünyadan uzaklaşan bireyler, zamanla dijital platformlara yönelerek sanal dünyada yaşamayı tercih edebilir. Bu durum, hem psikolojik hem de fiziksel sağlığı ciddi şekilde etkileyebilir.

Hikikomori Neden Ortaya Çıkıyor?

Uzmanlara göre hikikomori, birçok faktörün birleşimiyle tetikleniyor. Dr. Canlı, bu faktörleri şöyle sıralıyor:

Japonya’da giderek artan hikikomori vakaları, modern yaşamın bireyleri yalnızlaşmaya ittiğinin somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Hikikomori Tedavi Edilebilir mi?

Evet! Dr. Derya Canlı, hikikomori sendromunun bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durum olduğunu ve tedavi edilmemesi halinde daha ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguluyor. Neyse ki çeşitli terapi yöntemleri mevcut. Bireysel terapi, grup terapisi ve aile desteği, tedavi sürecinde önemli rol oynuyor. Ayrıca, eğitim ve mesleki rehabilitasyon programları, bireylerin topluma yeniden kazandırılmasına yardımcı oluyor.

Aileler ve uzmanlar, bu bireylerin sosyal ortamlara küçük adımlarla yeniden katılmalarını teşvik ederek onların dünyaya açılmasını sağlayabilir.

Hikikomori, yalnızca Japonya ile sınırlı değil! Tüm dünyada artan sosyal izolasyon vakaları, modern hayatın görünmez tehlikesi olabilir. Dr. Canlı, bu sendromun yaygınlaşmasına karşı farkındalığın artırılması gerektiğini belirtiyor. Eğer siz ya da çevrenizde biri benzer belirtiler gösteriyorsa, destek almak önemlidir.