9 günlük tatilin bilançosu ağır... Trafik kazalarını neden önleyemiyoruz

Ancak tatilin 8. günü itibariyle trafik kazalarındaki tablo da ağırdı; 8 günde 72 kişi hayatını kaybetti, 8 binden fazla yaralı var. Hepsi hayli acı verse de beni en derinden sarsanı, 3’ü kadın 4 kişinin İstanbul Pendik’te, Kurnaköy gişelerinde TIR’a çarpıp, altına girdiği kaza oldu.

9 günlük tatilin bilançosu ağır... Trafik kazalarını neden önleyemiyoruz

Çünkü o anlar saniye saniye kameraya yansıdı. İzlemesi zordu. Ancak başka hayatlar trafikte yitip gitmesin, onların yaptığı hatayı bir başkası yapmasın diye hem o görüntüleri hem diğer kazalara ait olanları İleri Sürüş Teknikleri- Yol Güvenliği Uzmanı Serkan Çabuş ile inceledik. İşte detaylar.

9 günlük tatilin bilançosu ağır... Trafik kazalarını neden önleyemiyoruz

140 KM. HIZLA GİŞELERE GİRDİ: YORGUNLUK VE UYKUSUZLUĞA BAĞLI OLABİLİR

Sadi Tanberk ve eşi Ayşen Yıldız Tanberk ile kardeşi Özgür Yıldız ve öğretmen arkadaşları Vahide Kalyoncu’nun hayatını kaybettiği kazanın görüntülerine bakıyoruz. Araba kullanırken tansiyon düşmesi, çıkması, bayılma gibi ya da kalple alakalı anlık bir rahatsızlık yaşanmasının ihtimal dahilinde olduğunu söylüyor İleri Sürüş Teknikleri ve Yol Güvenliği Uzmanı Serkan Çabuş, ekliyor: “Bu kazada da benzeri yaşanmış olabilir mi? İzlediğim kadarıyla sürücü şerit değiştiriyor, direksiyon hakimiyetini kaybetmişe pek benzemiyor ancak yine de bilmediğimiz anlık bir durum elbette olabilir. Aslında bu talihsiz kazadan çıkarmamız gereken büyük de bir ders var. Sağlık yönünden araç kullanmaya uygun musunuz? Mesela uyku apnesi ya da düzenli kullandığınız ilaçlar var mı? Psikiyatrik anlamda ilaç ya da takviye alıyor musunuz? Yenice bir sağlık sorunu yaşadınız mı? Çoğu sürücü bu soruların cevabını bilmiyor, bilenler ise bu konuların trafikle ilgisi olmadığını düşündüğü için umursamıyor. Oysa trafik kazalarının en önemli sebeplerinden biri, sürücünün yaşadığı ya da olası sağlık sorunlarıdır.”

ARAÇ KULLANIRKEN TELEFONLA MEŞGUL OLMAYIN

Yine Pendik kazasının görüntülerinde sürücünün 130-140 km. hızla gittiğini ve şerit değiştirdiğini görüyoruz. Bu hızda, şerit değiştirdiğini de görerek, cep telefonu ile oynadığı, telefonla konuştuğu ya da bir şekilde dikkatinin dağıldığı yönünde bir çıkarım yapılabilir mi? Çabuş, “İhtimal vermiyorum. Fakat bu büyük hatayı maalesef çoğumuz yapıyoruz. Yolda telefonla oynayan/konuşan/mesajlaşan kişi:

- Şeritte kalmakta ve takip mesafesinde zorlanır.

- Yoldan gözlerini ayırır, uygun hızda gidemez.

- Daha sert fren yapar ya da fren yapmakta geç kalır.

- Etrafında olup bitenin farkına varamaz.

Bir aracın bu kadar yüksek hızla tırın altına girmesi için kesinlikle bir uyku hali, yorgunluk ve buna bağlı dikkat eksikliği olması gerektiğini düşünmekteyim. Bir anda uyku bastığı, gözü kapandığı için gazı bırakamamış, takip mesafesini hesaplayamamış olabilir” yorumunu yapıyor.

TÜM GECE AYAKTA VE YORGUNDULAR

Tam da burada araya giriyorum. Özellikle baktım, Yıldız ailesi ve arkadaşları Vahide Kalyoncu, bayram tatili için gittikleri Umman’dan dönmüşler. İstanbul- Umman arası direkt uçuş 5 saat. Kaza, sabah 10.00 sıralarında yaşanıyor. 5 saatlik uçuş öncesi check-indi, sonrasında da bavuldu derken, en iyi ihtimalle 2 saat Umman, 2 saat de İstanbul Havalimanında zaman geçirmişlerdir. Bu da tüm gece ayakta oldukları, uyumadıkları anlamına gelir.

Çabuş, şöyle devam ediyor: “Tam olarak söylemek istediğim buydu. Uykusuzluk, yorgunluk ve buna bağlı dikkat dağınıklığı hali var gibi. Kazaların çoğu varılacak mesafeye en yakın noktada olur. Çünkü acele ederiz, ‘Bir an önce eve varalım da...’ der, mola vermeyiz, yüzümüzü yıkamaz, kahve bile içmeyiz. Oysa inat etmemek, uyku ile savaşmamak lazım. 2 saat geç gidin sağ gidin. Yolculuk sonlarına doğru verilen molalar çok daha hayat kurtarıcıdır.”

EHLİYETİ ALIR ALMAZ TÜM KURALLAR UNUTULUYOR

Trafikte yaşanan kazaların neredeyse yüzde 90’ının sürücü kaynaklı olduğunu belirten Çabuş, “Bugün yaklaşık 32 milyon kişinin ehliyeti var. Ben olsam yarısının ehliyetini alır, yeniden sınava sokardım” diyerek, nedeni de şöyle izah ediyor:Sürücülerin hepsi, en azından ehliyet alırken, takip mesafesi, ışıklara ve levhalara uymak, yorulunca mola, yaya geçidinde yayaya yol vermek gerektiği gibi kuralları öğrenir. Aksi takdirde ehliyet alamazlar. Ama nedense ehliyeti alır almaz sürücülerin çoğu öğrendiği tüm kuralları ya unutur ya kendi kurallarını koyarlar. Her şey ehliyet sınavını geçene kadardır. O saatten sonra sürücünün karakteri neyse trafiğe yansıyan da o olur. Hatalar da burada başlar. İnsan bile bile kuralları neden çiğner, hata yapar dersen de onu psikologlara sormak gerekir.

DAHA SIKI DENETİM ŞART

Sürücülerin uygulamaktan imtina ettiği özdenetim ve buna bağlı hatalar elbette daha sıkı denetimler ve gerekliyse de ağır cezalarla önlenebilir. Ancak sadece hız değil sinyal ve sollama kurallarından, takip mesafesi, doğrultu manevra kurallarına kadar sürücüler her başlık için ayrı denetlenmelidir. Ayrıca özellikle otoyollarda mola yerlerinin daha iyi planlanması, sıklaştırılması da önemlidir. Ya da mola vermekte ısrarcı olmamamızı sağlayacak, arıza şeridi uygulamasına benzer, ‘uyku’ şeridi gibi bir uygulamada makul olabilir. Bunlar ilk aklıma gelenler.

YOL HİPNOZUNA DİKKAT

Bu kaza ve diğer kazalar için de yol hipnozu ihtimali var mı? Yorumu şu: “Belli bir hız ve belli bir noktaya bakarak gittiğimizde bir süre sonra, genellikle 2 saat civarı gibi, yol hipnozu başlar. Bu da gözlerin kapanmasına ve uyku haline neden olur. Genelde monoton bir yolculuk ve tek düze yollarda yaşanır. Gişelerdeki kaza özelinde böyle bir ihtimal olduğunu düşünmüyorum ancak yol hipnozu kazalara neden olan önemli bir etken. Aracı güvenli bir yerde durdurup dinlenmek ya da şoför değiştirmek çok önemlidir.”