Adrese teslim, hedef odaklı, vizyoner bir konuşmaydı. Temelinden çatırdamakta olan küresel sistemde Türkiye'nin özgün konumunu vurgulamakla kalmadı, yeni dönemdeki yerini de tayin etti.
Bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF) dünya liderlerine ve halklara seslenen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "barış, refah, güvenlik eksenli adil uluslararası ilişkiler modelinin" yeni reçetesini de yazdı. Bu amaçla Ortadoğu sorununu merkeze alan ve çözüm yollarını gösteren sarsıcı bir anlatım yöntemini tercih etti. İnsanlığın ve global vicdanın sözcüsü olarak, İsrail'in Gazze'de işlediği soykırım suçuna bir kez daha ve en güçlü şekilde karşı durdu... "360 kilometrekareye hapsettiği, insani yardım girişine izin vermediği, aylardır açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkum ettiği bir halkın üzerine çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden bomba yağdırmak gaddarlık değil midir? Savaşta dahi olsa meşru bir devlet böyle hareket eder mi? Bunun adı devlet terörü değil midir? İsrail terör devletidir, başka bir ismi olamaz!" dedi.

Suriye'de istikrarsızlık kaynağı haline gelen İsrail'e ve arkasındaki odaklara, isimlerini vermeden ama eşkallerini çizerek net mesaj gönderdi:
"Suriye halkı acıya, zulme ve savaşa doymuştur. Suriyeli kardeşlerimize bunları tekrar yaşatma niyeti olanlar hesaplarını buna göre yapmalıdır. Soğukkanlılığımızı, sabrımızı, meseleleri diyalog yolu ile çözme tavrımızı kimse yanlış anlamamalı, yanlış yorumlamamalı, sükunetimiz birilerini çok hatalı heveslere sürüklememelidir!"

***

"Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek" teması ile gerçekleşen ADF'de, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Dünya 5'ten Büyüktür" çıkışına ve özgüvenine ilişkin formülü açıklaması da ilginçti... Cumhurbaşkanının güçlü halk desteği, üstün cesareti, etkili liderliği...
AK Parti'nin çeyrek asırlık öyküsünde iç dengeleri tesis etme mücadelesi ne kadar önemli yer tuttu ise önümüzdeki yıllarda da kaotik küresel ortamda dış dengeyi kurmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan ihtiyaç en az o kadar mühim yer tutacak!
Yine ADF'ye ve Erdoğan'ın değindiği kritik noktalara dönecek olursak... Özellikle şu üç hususun altını çizebiliriz...
1-Gümrük tarifeleri üzerinden başlayan ticari rekabetin yıkıcı hale gelmemesi için Türkiye'nin çabasına ve şoklara karşı dirençli ekonomik yapısına işaret eden Erdoğan, "Türkiye, bu süreci atlatmakla kalmayacak, yeni dönemin kazananlarından da biri olacak" diye konuştu. Ve ekledi: "Ülkemizin 40 yılına, binlerce vatandaşımızın canını ve milyonlarca dolar kaynağına mal olan terör belasından da kurtulduğumuzda ekonomide çok farklı bir ivme yakalayacağız."
2- "Güçlü savunma sanayi olmadan güçlü dış politika olmaz" tespiti ile bu alanda kendi göbeğini kendisi kesen, yükselen Türkiye profili.
3- "Türkiye, Avrupa güvenliği için gelecekte de sorumluluk almaya hazırdır. Türkiye'nin, AB hedefinden uzaklaştığına dair eleştirilerin nazarımızda geçerliliği yoktur. AB tam üyeliği halen ülkemizin stratejik hedefidir" hatırlatması!