Konya’nın su meselesi, adeta bir “vaatler ve gerçekler” tiyatrosu. Sahne 2013’te açılıyor: Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Mavi Tünel Projesi’ni Konya’nın altın anahtarı olarak müjdeliyor. 21 Mayıs 2013’te, kendinden emin bir ses tonuyla, “Proje kapsamında şehir merkezine önce 50 milyon metreküp, Bozkır Barajı tamamlandığında ise 100 milyon metreküp içme suyu verilecek,” diyor. Dahası, “Konya’nın 50 yıllık içme suyu ihtiyacı giderilmiş oldu. 2050 yılına kadar içme suyu garanti altına alınırken, yer altı suyunda seviye düşmesi de önlenecek.” diye ekliyor. Altınapa Barajı’nı sulamaya ayırıp, üstüne bir de rekreasyon alanı yapma hayalleri kuruyor. Resmi temel atma töreni için gün sayıyoruz. Her şey o kadar güllük gülistanlık ki, insanın, “Su mu içsek, yoksa yüzsek mi?” diye sorası geliyor.
***
Sonra sahne değişiyor. Akyürek, AK Parti Konya Milletvekili olup koltuğunu Uğur İbrahim Altay’a emanet ediyor. Altay da 3 Mart 2021’de aynı nakaratı tekrarlıyor: “Mavi Tünel Projesi’yle Konya’nın 50 yıllık su ihtiyacı giderildi, musluklardan memba kalitesinde su akıyor.” Kulağa hoş geliyor, değil mi? Ama işte tam burada senaryo bozuluyor. Çünkü aradan geçen birkaç yılda, o “memba kalitesinde” suyun musluklardan akması bir yana, Altay birdenbire “Suyumuz bitiyor, tasarruf yapın!” diyor. Şehrin dört bir yanı afişlerle donatılıyor: “Su olmazsa hayat olmaz”, “Su olmazsa tarım olmaz.” Sanki Konya’da suyun önemini unutmuşuz da, başkan bize ilkokul müsameresi tadında özlü sözlerle hatırlatma yapıyor.
***
İki hafta önce Başkan Altay, sosyal medya hesabından Konyalıları bir kez daha uyardı: “Altınapa Barajı’nın doluluk oranı yüzde 11’e düştü. Bağbaşı Barajı’nda ise doluluk yüzde 17’ye kadar geriledi.” Ne diyelim, 50 yıl garantili denilen suyumuz, daha şimdiden kuruma noktasına gelmiş! Hani 2050’ye kadar içme suyumuz güvence altındaydı? Nerede o altın çağ, nerede vaat edilen su cenneti?
Başkan Altay, Konyalıları sürekli su tasarrufuna çağırıyor, ama asıl soru şu: Konyalılar neden Başkan Altay’ı uyarmıyor? Hani başkan, “2050’ye kadar suyumuz garanti” diyordunuz, ne oldu bu sözlere? Şimdi kalkıp “Su bitiyor, dikkat edin!” diyorsunuz. Peki, siz dikkat ettiniz mi?
***
Peki, Konya halkı ne yapıyor? Gündemin birinci sırasında Konyaspor’un son maçı, ikinci sırada şehrin trafiği var. Su mu? O ancak üçüncü sırada, eğer ona sıra gelirse. Yani, başkan altgeçitleri, üstgeçitleri “suyumuz bitiyor” ilanlarıyla doldururken, Konyalılar “Başkanım, sakin ol, bir çay koy da konuşalım” modunda. Batılı ülkelerde olsa, halk daha farklı tepki ortaya koyar, “Hani 2050’ye kadar suyumuz garantiydi? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diye hesap sorardı. Ama bizde? “Allah’tan gelişmiş ülke değiliz” deyip geçiyoruz. Ne de olsa, su bitse de umut bitmez.
***
Şimdi durup düşünelim: 2050’ye daha 25 yıl var ama suyumuz sadece 12 yılda tükendi. Oysa ki, dönemin belediye başkanları öyle kendinden emin konuşuyordu ki, insan sormadan edemiyor: “Suyumuzu kim çaldı?” diye. Bir zamanlar 50 yıllık garanti verilen içme suyu, bugün tasarruf çağrıları ve alarm veren raporlarla gündemde. Neticede, Konya’daki suyun hikayesi tam anlamıyla bir trajikomediye dönüştü. 2013’te “2050’ye kadar su sorunumuz yok” vaatleriyle başlayan masal, 2025’te “susuzluk kapıda” uyarılarıyla devam ediyor. Tuhaf olan ise, halkın gündeminde su meselesinin hâlâ trafik ve futbolun gerisinde kalması. Ama merak etmeyin, billboardlar hâlâ yerinde! En azından, gözümüzü oyalayacak parlak tabelalarımız ve tasarruf çağrılarıyla dolu reklam panolarımız var. Şehrin sokaklarında suyun kendisi değil ama suya dair sloganlar akmaya devam ediyor!