Bilgi Üniversitesi Öğrencileri
Değerli BirGün okurları,
Sizleri Bilgi Üniversitesi’nden selamlıyoruz. Biz öğrenciler, eğitim hakkımızı savunmak için her geçen gün daha da büyüyen bir direniş gösteriyoruz. Mücadelemiz, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından ivmelendi belki ama öfkemiz iktidara, korku politikalarına ve biz öğrencilerin hayatını zorlaştıranlara. Bizim öfkemiz, elimizden haklarımızı alanlara, devletin ve holdinglerin eğitim ve yaşam alanlarımızı sermaye kaygılarıyla şekillendirmelerine karşı. Bizim öfkemiz, bizlere “öğrenci” olarak değil, “kâr” olarak bakılmasına karşı.
Son dönemde, özellikle Can Holding’in üniversitemizde uyguladığı politikalar bizi daha da zor durumda bırakmaya devam ediyor. Yemekhanemiz elimizden alındı, toplu alanlarımız yok edildi, shuttlelar kaldırıldı. Bütün bu uygulamalar, sadece bize değil, tüm sıra arkadaşlarımıza zor ve adaletsiz bir yaşam dayatıyor.
Bu yüzden, üniversitemizde bir dayanışma ağı kurduk. Kampüsümüzü kolektifleştirerek, tek tek her öğrencinin hakkını savunmak için bir araya geldik. Forumlar düzenliyoruz, hep birlikte tartışıyor, çözüm önerileri üretiyoruz. Direnişimizi kampüsten başlatıp kent meydanlarına taşıyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki bu yalnızca bizim değil, tüm öğrencilerin mücadelesi. Bu, hepimizin ortak derdi.
Ve bu mücadelede, baskı altında kalan, tutuklanan ve gözaltına alınan sıra arkadaşlarımız var. Bizim sesimizi kısmak, direncimizi kırmak isteyenlere karşı, sıra arkadaşlarımızın özgürlüğünü savunmayı da en temel görevimiz olarak görüyoruz. Hiçbir sıra arkadaşımız yalnız değildir. Gözaltına alınan, tutuklanan her bir sıra arkadaşımız için mücadelemiz daha da büyüyecek. Bu baskılar bizi yıldırmayacak, aksine daha da güçlendirecek.
Üniversitelerdeki kayyum rektörler de tıpkı belediyelere atanan kayyumlar gibi, halkın iradesini hiçe sayarak, biz öğrencilerin hayatına müdahale ediyor. Bu kayyumlar, üniversiteleri sadece iktidarın çıkarları doğrultusunda yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda bizlerin eğitim ve özgürlük hakkını da kısıtlıyor. Tıpkı belediyelerdeki kayyumların halka rağmen kararlar alması gibi, bu rektörler de kendi yönetimlerinde bizleri yalnızlaştırıyor. Buna karşı çıkmak, hepimizin sorumluluğudur. Bu mücadele, yalnızca üniversitelerle değil, tüm toplumsal haklarla ilgilidir. Birlikte, irade gasplarına karşı mücadeleyi büyütmenin yollarını arıyoruz.
Herkesin eğitim hakkına saygı gösterildiği, kampüslerin gerçek anlamda herkesin evi olduğu, hiçbir öğrencinin yalnız hissetmediği bir düzen kurma amacımızı asla terk etmeyeceğiz. Dayanışmamız her geçen gün güçleniyor ve sesimiz giderek daha da gür çıkıyor.
Bu direniş, sadece üniversitemizle sınırlı değil. Bütün öğrenciler için, bu ülkenin her genci için. Biz birbirimize sahip çıkarak bu mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.